Kaçış sendromu, tansiyon düşmesi, kanın yoğunlaşması gibi belirtilerle ortaya çıkan ve damarlardan mineral, protein ve su sızmasıyla oluşan bir rahatsızlıktır. Bu sendrom kendini tekrarlayan şoklarla gösterir ve krizlerden 24 saat önce yorgunluk, halsizlik, hafif ateş gibi grip benzeri belirtiler verebilir. Krizlerin sıklığı birkaç aydan yıllarca süren periyodlarda değişebilir. Bu krizlerin önlenmesi için doktorlar hastalara grip ilaçları veya bronşit ve astım ilaçları vermektedir. Bu rahatsızlık dünyada çok az sayıda insanda görülmüştür, ancak son zamanlarda daha sık karşılaşılmaya başlanmıştır. Bugüne kadar rahatsızlığın nedeni tam olarak belirlenememiştir.

Kaçış sendromu, kan basıncının azalması ve tansiyonun düşmesiyle birlikte hastaların şoka girmesine neden olur. Bu durum hastanın günlük yaşamını olumsuz etkiler ve ani krizler ölümle sonuçlanabilir. Hastalarda ayaklarda şişme, halsizlik, nefes darlığı, böbrek yetmezliği, solunum yetmezliği, organ yetmezliği ve tansiyon düşüklüğü gibi belirtiler görülür. Ayrıca psikolojik buhranlara yol açan septik şok reaksiyonu zamanlaması belli olmayan bir durumdur. Damarlar içinde bulunan protein, mineral ve suyun dışarıya sızması diğer organların işlevini bozarak kaçış sendromuna neden olur. Bazı araştırmalar, bu rahatsızlığın köpek dışkısı gibi hayvan atıklarıyla ilişkili olabileceğini öne sürmektedir.

Kaçış sendromu krizleri önceden bazı belirtiler verdiğinden, hastalar önlemler alabilir. Kriz yaşanmadan önceki gün grip benzeri belirtiler veren rahatsızlık, septik krizin habercisidir. Ancak bu krizlerin ne zaman geleceği bilinmemektedir ve insandan insana farklılık gösterebilir. Kaçış sendromuna yakalanan kişilerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Kaçış sendromu başladığında vücuda yerleşir ve kronik bir hal alır. Damarların dengesini bozan bu sorun, oldukça tehlikelidir ve sürekli olarak takip edilmesi gereken bir durumdur. Vücutta birçok organa zarar verebileceğinden, kısa sürede önemli organların işlevini kaybetmesine neden olabilir.

İnsanlar farklı hastalıklara bağlı olarak hayatını kaybedebilir. Bacaklarda ağrı, bayılma, vücutta ödem ve kan yoğunlaşması gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Hastalığın en büyük sonucu akut böbrek yetmezliğidir. Böbrekler hasar gördüğünde, hasta kendisini toparlayamaz ve yaşamı riske girer. Organların oksijen akışını engelleyerek, sıvı kaybını, idrar atımını ve dolaşım dehidrasyonunu yavaşlatır. Kriz aşamasında hasta komaya girebilir. Kan yoğunlaştığından dolayı hasta şişmeye başlar. Bunun yanı sıra kanda albümin azalır ve ödem oluşur. Bu yüzden hastalar bir gün öncesinde bacak ağrıları, ateş, karın ağrıları, halsizlik, baş dönmesi, bulantı ve kusma gibi belirtiler olduğunda mutlaka hastaneye giderek doktorlarıyla görüşmelidir.

Kaçış sendromunun kesin bir tedavisi henüz bulunamamıştır. Krizleri az riskle atlatmak ve yeniden oluşmalarını engellemek için, doktorun verdiği ilaçların kullanılması faydalı olabilir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarında kullanılan ilaçlar, astım ve nefes darlığı gibi rahatsızlıklarda da kullanılmaktadır. Hastanın kendisini sürekli olarak kontrol altında tutması gerekmektedir.