Meniere Sendromu, ilk olarak 1861 yılında Fransız doktor Prosper Meniere tarafından tanımlandığı için bu isimle anılan bir kulak rahatsızlığıdır. Toplumda görülme oranı yaklaşık %0.2 civarındadır. En çok 30 ile 50 yaşları arasında görülür ve erkeklerde daha yaygındır. İç kulağın iç kısmında bulunan sıvının basıncında meydana gelen dengesizliklerden kaynaklanır. Bu rahatsızlık, nörolojik bakımdan hastayı etkileyen bir kulak hastalığı olarak bilinir.

Hastalık, genellikle atak biçiminde görülen belirtilerle başlar ve daha sonra diğer belirtiler eklenir. Meydana gelen ataklar şiddetli olabilir ve kişinin günlük yaşamını, hatta yürümesini bile etkileyebilir. Kulak içinde yer alan ve dengeyi sağlayan yapının zarar görmesi söz konusudur. Yaşanan atakların şiddeti kişiden kişiye veya hastalığın ilerlemesine göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, bazı kişilerde ataklar sadece bir kez meydana gelebilirken, diğerlerinde yaşam boyu süren ataklar görülebilir.

Meniere sendromu ile kişi hayattan bezebilir. Yataktan çıkmak istemeyen, tuvaletini tutmakta zorlanan ve sürekli depresyon yaşayan bir hale gelmesi muhtemeldir. Kişinin sosyal hayatında yaptığı birçok sosyal aktivitede zorluk yaşaması mümkündür. Sokağa çıkma, araba kullanma gibi basit eylemler bile zorlayıcı olabilir. Meniere sendromu, kişinin toplumdan uzaklaşmasına ve sosyal fobi yaşamasına neden olabilir.

Kişi başını sağa sola çevirmekte bile zorlanabilir. Ayrıca yemek yeme, kalkma, oturma gibi eylemleri yapmada oldukça güçlük çekebilir. Tüm bu durumlar, Meniere sendromu olan bireylerin yaşadığı sorunlardır.

Meniere sendromunun belirtileri arasında önemli birkaç sorunu şu şekilde sıralamak mümkündür:

Meniere sendromu tedavisinde uygulanacak yöntemlerin genel amacı, kulaktaki sıvı basıncını düşürmektir. Kişinin en çok sıkıntı yaşadığı konu olan bu duruma yönelik bazı ilaçların alınması yararlı olacaktır. Bu sayede kişide baş dönmesi ve atak gibi olumsuz durumların önüne kısa süreli de olsa geçmek mümkündür. Buna rağmen, tam anlamıyla bu sorunun ortadan kaldırılması söz konusu değildir. Herhangi bir cerrahi müdahale, daha kötü durumlar doğurabileceğinden tavsiye edilmez. Genellikle kulak içinde yer alan sıvının basıncını düşürmeye yönelik bazı ilaçlar hastaya verilmektedir. Atak sürecinde ise bulantı kesici ilaçlar daha etkili olmaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken önemli husus, kişinin kulak sağlığına dikkat etmesi ve ilaçlarını zamanında almasıdır. Ayrıca, kişi aşırı yüksek sesin bulunduğu ortamlardan uzak durmalıdır. Bunun yanı sıra, kulak temizliğine önem vermek oldukça önemlidir. Kulak içine gelecek darbelere karşı dikkatli olunmalıdır. Aksi takdirde, kişi işitme kayıpları yaşayabilir.