{ "title": "Othello Sendromu", "image": "https://www.sendrom.gen.tr/images/othello-sendromu.jpg", "date": "20.01.2024 21:14:40", "author": "engin aktu", "article": [ { "article": "Othello Sendromu, Sendrom ya da belirgi denilmekte olup, birbirleriyle ilişkisiz gibi görünüp, fakat bir araya geldiklerinde tek bir bütün olarak kendilerini ortaya çıkaran bulgular bütününe denilmektedir. Sendrom kalıtsal olabilirken, sonradan olan nedenlerle de oluşabilir.

Tıpta sendrom, yalnızca, nedenleri tamamen açıklanamayan, birlikte rastlanılan bulguları tanımlarında kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu bulgular, sebep olduğu bir hastalıkla açıklanabiliyorsa, düzene göre artık sendrom olmamaktadır. Buna karşın, eskiden belirgi olarak anılıyor olan ve günümüzde sebepleri bilindiği için hastalık olarak bilinmekte olan birçok durum, geleneksel olan sendrom adını korumuştur.

Yunanca'da birlikte koşmak anlamına gelen sendrom, mantıklı bir söylemdir. Çünkü sendrom, tanımı gereği birtakım bulguların birlikte olmasından kaynaklanmaktadır. En çok hastalığın oluşumunun açıklanamadığı durumlarda kullanılmaktadır. Birçok sendrom, adını onu ilk kez bulan doktordan almıştır. Böyle olmadığı zamanlarda ise adlarını genellikle coğrafi bölge isimlerinden almışlardır.

Bir duruma sendrom denilebilmesi için, tanımı gereği, birtakım bulguların meydana gelmesi gerekmektedir. Bu bulgular büyük bulgular ve küçük bulgular olarak ikiye bölüme ayrılmaktadır. Birçok durumda, bulguların tümüne bir arada rastlanılmamaktadır. Bundan ötürü, kimi özgü belirgilerin adının konulabilmesi için, tıbbi bir biçimde belirlenen belirli bir sayıda büyük ve küçük bulguların o kişide var olması gerekmektedir.

Sendromun öğeleri olan büyük ve küçük bulguların aksine, kimi alakalı durumlara da o sendromu olan kişide, olmayana kişiye göre daha çok sıklıkta rastlanabilmektedir. Sayımlama yönünden bir belirgi ile alakalı olduğu durum arasında sayısal bir ilişki olmasına rağmen, aralarındaki bağıntının nedeni açık olmayabilir. Buna en iyi örnek olarak Down sendromu gösterilebilir. Down sendromu hastası olan kişiler, belirginin tipik bulgularının yanında ayrıca; lösemi, lenfoma, Alzheimer, diyabet ve tiroit hastalıklarına yakalanmaya diğer insanlara göre daha yatkındırlar. Bu bağlantının bilinmesi, oldukça önemlidir çünkü, doktorlar Down sendromu olan bir hastada bu durumları inceleyip, kimilerini önleyebilir ya da durumun ağırlığını dindirebilmektedir. Birçok sendrom çeşidi bulunmaktadır.

Othello Sendromu, 1922 yılında Freud, normal kıskançlığın bile mantık dışı bir durum olarak görülmesi gerektiğini, böyle bir duygunun bilinç denetimi altında bulunmadığı gibi, dış dünyanın herkesçe paylaşılan gerçekliği içinde yaşanan durumlarla alakasız olduğu görüşünü paylaşmıştır.

Adını ünlü yazar William Shakespeare ın Othello adlı eserinden alan bu hastalık, kişinin sevdiği birini, hastalık derecesinde kıskanıyor olması durumu olarak ifade edilmektedir. Sevginin kaybı ya da kaybedilme korkusu, sevilen kişiye ve bir rakibe karşı duyulan düşmanlık ve kin, kendine saygıyı azaltan narsist yapı, darbe, kıskançlık duygusunu oluşturan temel öğeler olarak gözlemlenmiştir.

Birçok araştırmacı patolojik kıskançlığın ilk zamanlarında erkeklerde ereksiyonla ilgili güçlükler, kadınlarda ise bir cinsel işlev bozukluğun bulunduğuna inanmaktadırlar. Kişinin sanrılarının başlıca ana düşüncesi, eşinin ya da sevgilisinin sadakatsızlık göstermesidir. Bu düşünceye gerçekçi bir neden olmadan gelinir ve bu inanış küçük ispatlarla (Giysilerdeki düzensizlikler ya da çarşaflardaki lekeler gibi), desteklenen doğru olmayan varsayımlara dayandırılır. Bütün bunlar toplanır ve sanrıyı doğrulamak üzere kullanılır. Böyle bir düşüncesi olan kişi genellikle eşini ya da sevgilisini yüzleştirir ve imgesel sadakatsizliği bozma girişimlerine girer. Bu nedenle bu kişilerin tehlikeli olabileceği, şiddetle zarar verebileceği unutulmamalıdır.

Pek çok çalışmada patolojik kıskançlığın daha çok erkeklerde görüldüğü gözlemlenmiş olsa da patolojik kıskançlığın kadınlarda daha sık görüldüğünü bildiren bazı çalışmalarda vardır. Hekim patolojik kıskançlık tanısı koyarken hastanın eşi ve yakın çevresi ile görüşmeler yapıp, objektif bir değerlendirme yaparken, eşlerden her ikisinden evlilik ve seksüel hikayelerini öğrenmelidir. Yine hastada patolojik kıskançlık ile olabilecek diğer psikiyatrik bozuklukların tanıları da koyulmalıdır.

Patolojik kıskançlığın tedavisi oldukça zordur. Son dönemlerde antipsikotik tedavinin yanı sıra tek başına selektif serotonin geri alımlarının etkili olduğu bildirilse de sonuçların henüz tatmin edici olmadığı ve depresif bozukluğun olmadığı durumlarda kişiyi daha da kötüleştirebileceği unutulmamalıdır.

" } ] }